Logo Yanı İLAN

'Koçgiri' Okuma Notları

Taki Akkuş

Taki Akkuş

E-Posta : sarissayayinlari@hotmail.com

Sibel Cemali'ye en derin sevgilerimle...

‘Koçgiri’ Okuma Notları

*Koçgiri romanı, bugünü geçmişe bağlayan bütün bağları, bütün düğümleri çözdürüp yeniden bağlatır okura. Böylece günümüz genç kuşaklarının sorduğu, yanıtını alamadığı ve bazen de anlamakta, açıklamakta zorluk çektiği pek çok olaya açıklık getirir, fener tutar ona. Günümüz sorunlarının başında gelen Kürt Meselesinden tutun da Maraş- Erzincan- Sivas- Çorum olaylarına hatta yakın tarihimizdeki Madımak kıyımına kadar her şeyi oradan bakıp yerli yerine oturtmamıza olanak tanır.

*Taki Akkuş, ciddi bir misyona soyunur, fenerini geçmişe tutarak. Işığın konisinde aydınlananları tek tek çözümler, neyin ne olduğunu ince ince önümüze serer.

* Bugün kökleri bölgeye uzanan, ancak zayıflayan bağlar nedeniyle öz kültürüyle arasına mesafe girmiş, giderek ne olduğunu unutmuş ve ciddi bir kimlik bunalımına düşmüş bireylere kendi gerçeğini yeniden anımsatır. Hem de Koçgiri Ayaklanması gibi büyüklerimizin anneannelerimizin, dedelerimizin belleklerinde hiç silemedikleri ve yaşadıkları sürece içlerinde bir bitmez, iyileşmez yara gibi taşıdıkları o kara, o zalim olay üzerinden yapar bunu…

Onca kıyıma, ateşlere, idamlara, yok saymalara karşı ayaktasın demek ister yazar, güç sende! Sen de Nezo gibi yeniden ayaklarının üstünde yükselebilirsin, kendini, damarlarında dolaşan atalarının kanından cesaret alarak yeniden var edebilirsin. İşte senin ‘kim’liğin bu!

* Romanına ana ekseni olarak Koçgiri Ayaklanmasını almıştır yazar. Koçgiri Ayaklanması özetle 1920’de İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da geniş bir alana yayılan Koçgiri aşireti ile Dersim(Tunceli) yöresindeki aşiretlerin ‘Bağımsız Kürdistan’ fikri üzerinde birleşip anlaşarak başlattıkları bir ayaklanmadır. Ayaklanma, Ankara Hükümeti’nin görevlendirdiği Merkez Ordu Komutanı Nurettin Paşa’nın emrindeki bir orduyla çok kanlı bir şekilde bastırılarak son bulur.

*Akkuş, ayaklanmaya dar bir çerçeveden bakmamıştır. Ayaklanmaya götüren süreçleri geniş bir bakış açısıyla ele almıştır; bir İmparatorluğun dağılma sancılarını, yeni kurulmakta olan Ulus Devleti’nin yaşadığı sıkıntıları, kıstırılmışlığı, emperyalist güçlerin oyunlarını teker teker dökmüştür ortaya. Ermeni ve Kürt haklarının düne kadar iç içeyken nasıl olup da bir anda düşman edildiğini bütün ayrıntılarıyla-yer ve kişi isimleriyle- ele almıştır.

Şunu da sordurtuyor yazar bu arada okura; nasıl olmuştu da Kurtuluş Savaşında cephede Türklerle ve öteki halklarla omuz omuza mücadele vermiş olan Kürtler tam da böylesi bir dönemde ayaklanmışlardır? Bu toprakların asli unsurları olarak kendilerini görmemişler midir? Peki, neden? İşte bu soruda durmak gerek. Cumhuriyet’ten öncesine kadar ucunun dayandığı bir sorundur bu mesele. Ancak Batı Medeniyetleri seviyesini ölçüt almış yeni genç ‘Ulus Devlet’i bu sorunu ne yazık ki kanla çözeceğine inanmıştır. Ve bu hep böyle sürüp gitmiştir. Kartopunun yuvarlana yuvarlana büyümesi gibi günümüze gelmiştir. O günden bugüne derinleşerek gelen ‘Kürt Meselesi’ hala ciddi bir sorun olarak orta yerde durmaktadır. Son otuz yılda giderek şiddetlenen savaşta ne yazık ki kırk bin vatandaşımızı kaybettik. Bunun büyük bir bölümü yirmi yaşına yeni giren gençlerden oluşmaktadır.

*Taki Akkuş bütün bu meseleleri roman kurgusu içinde ele alırken belgelere dayanır. Kitabın sonuna ilave ettiği belgelerle bunu sağlam bir zemin üzerinde yükseltir.
(Bu belgeler belki kitap içerisinde dipnot olarak verilebilirdi)

Ayaklanmaya bizzat katılmış olan köylülerden Sıdıki Sedo gençleri etrafına toplayarak şöyle der: “Geçmişi çok iyi bilmek gerek. Bilmek gerek ki geçmişte yapılan yanlışlıkları bir daha yapmasın kimse” (s.213) Romanın amacını ortaya koyan önemli iki cümledir bunlar.

* Anadolu’daki yoksulluğun, adaletsizliğin, kötülüğün, yıkımın, kıyımın nedeni Batılı emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçileridir. İşte böylece Nezo ana karakter olarak sahneye çıkar. Köyün ağası Mirza Ağa’nın kötülükleri, ahlaksızlıkları, zalimlikleri köylüyü illallah ettirmiştir. Gömleksiz Abbas, oğlu Nezo’yu ağanın maiyetine vermez, çalışması için onu şehre gönderir. Ancak Mirzo Ağa bunu kendince törenin dışına çıkmış olarak görür ve Gömleksizi cezalandırır. Deve dikeni dövenine bir eşekle beraber bağlar onu. Nezo’nun içi kan ağlamaktadır. Şehirde patron köyde ağa, Nezo’ya göre her ikisi de kötülüklerin temsilcisidir. Kör Rifo’nun yanına giden Nezo. Dağa çıkmadan önce ondan nasihatler alır. Kör Rifo geçmişte olanları anlatır ve ardından şöyle der: “Biz davayı kaybedince isyancı olduk, çete olduk, eşkıyaya çıktı adımız yeğenim. Ya kazansaydık?” (s.282)

*Romanın bütününe baktığımızda Nezo’nun dağa çıkmasına zemin hazırlayan iki etken göze çarpar:

a-Geçmişteki olaylardan-tarihten- ders alarak aynı hatalara düşmeden sömürü düzenine ve sömürücülere karşı durabilme gücü: Sıdıki Sedo ve Gömleksiz Abbas’ın anlattıkları (Koçgiri Ayaklanmasının nasıl zalimce bastırıldığı, hile ve aldatmalar vb haksızlıklar)

b-Paylaşımcı bir dünya özlemi: Şehirde aç, sefil ve kalacak yeri olmadığında kendisine kalacak yer sağlayan, karnını doyuran öğretmen ve arkadaşlarının kitaplardan okudukları ve anlattıkları.

Nitekim eski eşkıyalardan Kör Rifo’dan destek alarak dağa çıkan Nezo böylece bu halkayı tamamlar. Yani Nezo’nun aydınlanması ve eyleme geçmesi sağlanmış olur.

*Yazar, romanın sonunda yine de Nezo’yu feda etmeye kıyamaz; Mirza Ağa nehre atlayıp boğulur, böylece Nezo hapse atılmaktan da kurtulmuş olur.

* Dağların, ovaların, evlerin, ağaçların, kuşların ve daha pek çok pastoral ögenin varlığını, sessizliğini, sesini öyle bir yansıtır ki bize yazar, bunlar adeta canlanır. Okur, bu atmosfer içerisinde ilerlerken yöreyi ve oradaki yaşamı, gelenekleri de tanımış olur. Öte yandan yazarın bütün bunları iyi bildiğini de bir kez daha anlar ve böylece roman inandırıcılığını bir kat daha artırır, güçlenir.

*Akıcı bir dille anlatılan olaylar deyimler, deyişler, atasözleriyle de renklenip daha bir gerçeklik kazanır.

Koçgiri romanıyla Taki Akkuş bizlere yeryüzündeki eşitsizliklere, haksızlıklara, yanlışlıklara, zulme gözlerimizi yeniden çevirir. Hem de tarihimizdeki en karanlık, en zalimane olayıyla yapar bunu, Koçgiri Ayaklanmasıyla.


İzlenme: 1519
htmlPaginator

YORUM EKLE

Yorum Başlığı

Yorum

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.

YORUMLAR

  • 'Koçgiri' Okuma Notları

    Misafir Taki Akkuş'un bu muhteşem kitabından bu güzel notları çıkartan Sibel Cemali'ye bir okur olarak ben de teşekkür etmek isterim. Edebiyat dünyasının karmaşası içerisinde en okunmaya değer olanları cımbızla çekip çıkarıp bize büyük bir emekle sunması takdire değerdir. Yazar Sibel Cemali aynı zamanda çok değerli bir eleştirmen ve editör olabilecek ender değerlerden birisidir. Yeniden teşekkürler. Ressam Sevim Ünal Belçika 28 Ağustos 2013 00:00

  • KOÇGİRİ

    Misafir Bu konuda kulaktan dolma küçük bilgi kırıntıları dışında bilgim olmadı. Resmi tarih bilgileri de yavanlığından ve ayrıntı yoksunluğundan,verilmiş yargılar olduğundan usumuzda kalmıyor. 10 Ekim 2013 16:19

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

YAZARLAR

İSTANBUL - HAVA DURUMU

ISTANBUL

ÇOK OKUNANLAR

FOTO GALERİ

VİDEO GALERİ